Montanizm, Montanus adında bir pagan rahibinin Hristiyanlığa geçmesiyle başladı. Montanus, kendisinin Kutsal Ruh’un aracı olduğunu iddia ederek, yaklaşan "son günler" hakkında kehanetlerde bulundu. Ona göre, İsa’nın ikinci gelişi çok yakındı ve insanlar sıkı bir tövbe hayatı yaşamalıydı
Montanus’a iki kadın peygamber ya da dini lider Priscilla ve Maximilla (Mixamiula) da eşlik etti. Bu üçlü, olağanüstü vecd halleri, trans durumlarındaki kehanetleri ve katı ahlaki kurallarıyla dikkat çekti. Montanistler, geleneksel kilise hiyerarşisini reddediyor, ruhani karizmayı ön planda tutuyor ve evrensel kilise yerine "seçilmiş bir topluluk" fikrini savunuyorlardı.
Montanizm, erken dönem Hristiyan kilisesi için bir tehdit olarak görüldü. Çünkü kiliselerin yetkisini reddediyor, kilise liderlerinin otoritesini tanımıyor, doğrudan vahiy aldıklarını iddia ediyorlardı. Sıkı oruçlar, evliliğin kısıtlanması ve dünyadan tamamen el etek çekme gibi uygulamalar, o dönemdeki Hristiyanlar için çekilmez görülüyordu. Kadın Peygamberler ya da dini yöneticiler Priscilla ve Maximilla (Mixamiula) gibi kadınların öncü rol oynaması da, o dönemdeki ataerkil kilise yapısına ters düşüyordu.
Hızlı bir şekilde artan etkileri sonucunda Montanistler istenilmeyen, dışlanan hatta “sapkın” bir Hristiyan hareket şeklini aldı, bu baskılar sonucunda Milattan Sonra 3 veya 4. yüzyıllarda antik dönemde Frigya-Lidya İmparatorluklarının yıkılmasından sonra güçlü bir siyasi otoritenin kurulmadığı Roma’ya bağlı Temenouthrai (Uşak) coğrafyasında korunaklı ve ulaşımı zor derin Ulubey Kanyonları içerisinde Pepouza’da varlıklarını sürdürdüler.
Montanizmin zamanla gücünü kaybettiği, Milattan sonra 6. yüzyıla gelindiğinde tamamen ortadan kalktığına inanılır. Bu hareket, Hristiyanlık tarihinde önemli tartışmalara yol açtığından Hristiyanlık tarihinin ilginç ama unutulmuş bir sayfası olarak kabul edilir.
Son zamanlarda sık kullanılan şu cümleyi duymuşsunuzdur ‘Anadolu coğrafyası Devletler, İmparatorluklar mezarlığıdır.’ Montanizmin de bundan payını aldığı inanılır fakat bu kadar katı ve sert bir hareketin tarih sahnesinden bir çırpıda silinmesi mümkün mü ?
Unutmayalım ki tarih bilinmezliklerle ve tesadüflerle doludur. Montanistlerin Milattan sonra 6. Yüzyılda, sonraki dönemde yenidünya olarak adlandırılacak Amerika kıtasına gizli bir yolculuk hikâyelerinin olduğu, Amerika Birleşik Devletlerinin Kuzeybatısındaki dağlık Montana Eyaletine yerleştikleri, eyaletin ismini aslında Montanizmden aldığı ve eyaletin en büyük ikinci şehri Missoula’nın Kadın Peygamberlerden ya da dini yöneticilerden Maximilla (Mixamiula) adına kurulduğu bu tesadüfler arasında sayılabilir mi, ne dersiniz?