Günümüzde ise yaşamın her alanındaki ‘eğitimin’ içeriğine baktığımızda ise artık karşımızda adeta "eğitimin tüketim için" olduğu gibi bir acımasız görünümün varlığı göze çarpmıyor mu?
Cehalet en büyük tehlikedir. Cehaletle mücadele edebilmek için de eğitimli öğretmene, eğitimcilere ihtiyaç yok mudur? Uyguladığınız bir eğitim sistemini, “düşünen sorgulayan, araştıran, bilgi ve teknoloji üreten, çalışmayı hayata felsefesi yapan, çözüm üreten, donanımlı insan yetiştiren, bir yapıya kavuşturmanız da gerekmez mi? Eğer eğitimin, amaçları belirlenirken, herhangi bir hata yapılmış ise en mükemmel uygulamalar bile, kaliteli eğitim ve öğretimi hayata geçirebilir mi?
Eğitim alanındaki geçmişindeki eğitim sistemlerinden, başarılı olup, yanlışlarından da ibret almayan toplumların, eğitim alanında başarısız olmaları doğal değil midir? Sağlıklı ve başarılı işbirliği ve birlikte problem çözmenin ilk adımı nitelikli eğitim ve öğretim değil midir...?
Acaba yanılıyor muyuz? Bir toplumdaki kaliteli eğitimi, toplumun ihtiyaçları ve beklentilerine uygunluğun belirlemesi de gerekmez mi?
Bu güzelim ülkenin, aydınlık yarınları için, düşünen, sorgulayan, kazanan, toplum değerlerini benimsemiş, toplumla barışık, kendisini sürekli yenileyen ve geliştiren, kendisi ve başkaları ile yarışan, risk almasını bilen, uygar bireyler yetiştirmek için ciddi gayret ve caba gösteren okullarımızın sayısı çoğalmadıkça eğitimde çağı yakalamamız mümkün olabilir mi...?